Tupac Shakur’u Kim Öldürdü?
Tupac Shakur, 13 Eylül 1996’da, beyaz bir Cadillac’tan ateş açan silahlı bir saldırgan tarafından göğsüne isabet eden dört kurşun yarası nedeniyle, altı gün süren yaşam mücadelesinin ardından yaşamını yitirdi. Cinayet, Las Vegas’ta bir ışıkta durduğu sırada gerçekleşti. O dönemde sadece 25 yaşında olan Shakur, müzik dünyasında bir ikon haline gelmişti ve bu ani ölüm, hip-hop camiasında şok etkisi yarattı. Cinayetle ilgili pek çok teori ve komplo iddiası gündeme geldi ancak olay yıllarca çözülemeyen bir gizem olarak kaldı.
Los Angeles Times Soruşturması: Çözülmeyen Bir Gizem
2002 yılında Los Angeles Times, Pulitzer ödüllü gazeteci Chuck Philips tarafından kaleme alınan kapsamlı bir soruşturma yayınladı. Philips’in araştırması, Shakur’un cinayetiyle ilgili olarak çok sayıda çeteye dair ipucunun ihmal edildiğini, tanıkların işbirliğine yanaşmadığını ve polis soruşturmasının etkin bir şekilde yürütülmediğini ortaya koydu. Bu soruşturma büyük ses getirdi ve Shakur’un ölümüne dair çeşitli teorileri gün yüzüne çıkardı.
Philips’in araştırmasının en çarpıcı bölümlerinden biri, cinayetin arkasındaki potansiyel failler hakkında yapılan analizdi. Philips, cinayetin California, Compton’da faaliyet gösteren ünlü bir çete olan Southside Crips tarafından işlendiğine dair kanıtlar sundu. Tupac Shakur ise, Crips çetesi ile sık sık çatışan bir başka sokak çetesi olan Mob Piru Bloods ile bağlantılıydı. Philips, Tupac ve Bloods üyelerinin Las Vegas’taki Mike Tyson’ın ödüllü dövüş salonunun lobisinde Crips üyesi Orlando Anderson ile yaşadığı bir kavgayı anlatıyordu. Bu olayın, Shakur’un ölümüne yol açan zincirleme olayların başlangıcı olduğunu öne sürdü. Anderson, kavganın ardından çete üyelerine giderek Shakur ve adamlarından intikam almak istediğini belirtmiş ve bu isteği kabul görmüştü.
Notorious B.I.G. İle Bağlantı: Düşmanlık, Şiddet ve İddialar
Philips’in makalesinde, Shakur’un uzun süredir düşmanı olan New Yorklu rapçi Notorious B.I.G. (Christopher Wallace) ile ilgili iddialar da yer alıyordu. Philips, Wallace’ın Crips çetesine, Shakur’u öldürmeleri halinde ödeme yapma teklifi sunduğunu öne sürdü. Wallace’ın bu cinayet için 1 milyon dolar gibi devasa bir miktarı gözden çıkardığı belirtilmekteydi. Ayrıca Philips, Wallace’ın bu suikast için kullanılacak silahı temin ettiğini iddia ediyordu. İddialara göre, Anderson, Shakur’u öldürmek için Wallace’ın verdiği .40 kalibrelik Glock marka tabancayı kullanmıştı. Ancak Wallace ve Anderson, Shakur’un ölümünden sonra iki yıl içinde kendi cinayetlerine kurban gitti ve bu iddiaların doğruluğu hiçbir zaman tamamen kanıtlanamadı.
Philips’in Los Angeles Times’ta yayımlanan makalesi, isimlerinin gizli kalması karşılığında dava hakkındaki bilgilerini açıklamayı kabul eden bir dizi muhbirle yapılan görüşmelere dayanıyordu. Haberin ayrıntılı sunumu ve mantıksal yapısı övgü alırken, isimsiz kaynaklara dayanması ve iddiaların doğrulanmaması nedeniyle eleştirildi. İddiaların merkezindeki iki kişi olan Orlando Anderson ve Christopher Wallace’ın ölü olmaları, bu kişilerin suçsuzluklarını savunma şanslarının olmadığına dair tartışmaları da beraberinde getirdi.
Yıllar Sonra Gelen Gelişme: Duane Davis’in Tutuklanması
2023 yılında Shakur’un vurulmasına tanık olan ve çete dünyasında “Keffe D” olarak bilinen Duane Davis, Nevada’daki büyük jüri tarafından hazırlanan bir iddianame sonucu cinayetle suçlanarak tutuklandı. Davis, daha önce yayımladığı anı kitabında ve röportajlarında, Shakur’un vurulması esnasında beyaz Cadillac’ın içinde olduğunu ve Shakur’un ölümüne tanıklık ettiğini iddia etmişti. Bu itiraflar, Shakur’un ölümüyle ilgili yıllardır süren soruşturmayı yeniden gündeme getirdi ve 27 yıl sonra adaletin tecelli etme umudunu artırdı.
Davis’in tutuklanması, Tupac Shakur’un ölümünün ardındaki gizemleri çözme adına atılan önemli bir adım olarak görülse de davanın nihai sonucunun ne olacağı hala belirsiz. Keffe D’nin açıklamaları ve Las Vegas polisinin uzun yıllar süren ihmali göz önünde bulundurulduğunda, Shakur cinayetinin çeteler arası bir çatışmanın sonucu olduğu yönündeki iddialar, kamuoyu tarafından daha ciddiye alınır hale geldi. Ancak davanın seyri ve adaletin sağlanıp sağlanamayacağı sorusu, bu kültürel ikonun ölümünün üzerinden on yıllar geçmesine rağmen hala gündemdeki yerini koruyor.